Добавил:
Опубликованный материал нарушает ваши авторские права? Сообщите нам.
Вуз: Предмет: Файл:

87

.pdf
Скачиваний:
12
Добавлен:
07.06.2023
Размер:
8.65 Mб
Скачать

Aşik Nabat Cavadova was born in the village of Parçı of the region of Şerur in 1914. She died in the village of Siyaqut in 1973. She was an apprentice to a master for three years and learnt the art. She knew many epics and expressed saz music (hava) perfectly. She told bayatı, ballads (koşma) and geraylı.She also had a repartee (atışma) with AşikHüseyn.

Aşik Nabat saz çalınca, Gedib kurbetde kalınca, Kurbet elde hanolunca, Öz yerinde kul yahşıdır.

Size kurbanolum yığılan canlar, Nadan olan yar eline düşmüşem. Yarı olan meyer görünmez yara, Siz de bilin xar eline düşmüşem.

Aşik Nabatın also told about the family issues in her poetry, and she complained about them.

We have two poems of Aşik Sona. She depicted the topics of longing and separation in her poems.

Aşik Şehrebanu is known to be from the region of Kazakh. Yatratıcılığındakadınkonusuelealınmıştır. Burada Azerbaycan kadınla rının facaası, zorlalayi kolmayanadama ere verilmesi, kadınlarınhükuksuzluğuyansıtılır.

Men Şehrebanı yana bağlardım, Siyah tellerini yana bağlardım, Kalağay altından cuna bağlardım, Ana meni bir nadana verdiler, Günahıma, babalıma girdiler.

Aşik Badam Meslümkızıwas born in the village of Nabır in the region of Şamahıin 1882. She died in the village of Şorsulu in 1962. It is said that AşikBadam had repartees (atışma) with Aşik Caneli, Aşik Hümbet, Aşik İbrahim, Aşikİsgender, Aşik Memmedand others, and that she won most of the time. Most of her poetry was compiled.

Mene kismet oldu ele bir dövran, Ne insaf yok, ne adalet, ne divan, Hakkı gördüm getdi nahakka kurban Durub hesabını çeken olmadı.

Again, it is clearly seen that she complains about the time and fate.

Aşik Senem was born in the village of Gülüzen in Balaken region. In 1928, she participated in the First Minstrels Assembly with a tambour. She has many bayatı (a kind of poetry common in Azerbaijan).

Buharı pis olarmış, Yandıkca his olarmış, Özge dertlere şükür, Yar derti pis olarmış.

There are also women minstrels about whom we have no information. For example, Aşik Nazlı. We have a muhamme of 7 bend (items) of her:

Nazlıseneşirinbala, Haqdangeçibçekmeala, Aldanıbdövlete mala, Vermemeniyada, ata, Salamayanaroda, ata.

Here, women unlawfulness was discussed and complaints were reflected.

In the contemporary period, women minstrels in Azerbaijan are mostly seen in the regions of Tovuz, Kazak and Gedebey. Some women minstrels can also be seen in the Borçalı region of Georgia. Among the minstrels known with their art in the regions of Kazak, Tovuz, Gedebey are Aşik Solmaz Kosayeva (Kazak), Gülara Azaflı (Tovuz), AşikZülfiyye (Tovuz), AşikLetifeMemmedova (Tovuz), AşikUlduzSönmez (Gedebey), and AşikHakiket (Gedebey). They play the saz, that is, they tell traditional minstrel poetry as well as performing music, and they continue the tradition of women minstrels with their own creativity in the contemporary period.

201

References:

1. Azerbaycan Aşik ve Şair kadınıları. Bakı, genclik, 1991.

2.İsmayılov H. Göyçә aşıq mühiti:tәşәkkülü vә inkişaf yolları.Bakı, 2002. 3. Namazov Q. Azәrbaycan aşıq sәnәti.Bakı,1984.

4.Hәkimov M. Aşıq sәnәtinin poetikası. Bakı, 2004. 5. Qasımlı M. Aşıq sәnәti, Bakı, Ozan, 1996.

GÜNERİ Mukadder Dr

Araştırmacı(Free Researcher) mukadderguneri@gmail.com

TÜRK DİLİNİN SÖZ VARLIĞI VE TÜRKİYE

KAZAKİSTAN TÜRKÇELERİNE KISA BİR BAKIŞ

ÖZET

Bilindiği üzere, Türk dilinin dünyanın en çok konuşulan beş dili arasında(bütün lehçeleri ile) olduğu görüşü kabul görmektedir Türkçe, Kuzey Buz Denizi’nden Hindistan’ın kuzeyine, Çin Halk Cumhuriyeti’nin içlerinden, Avrupa’nın en uç noktasına kadar yayılmış ve milyonlarca kişi tarafından konuşulmaktadır. Günümüz dünyasında ise, bu coğrafi yayılma daha da artmıştır. Geçmişten bugüne farklı coğrafyada konuşula gelen Türkçe, gelişme sürecinde, Köktürk, Uygur, Soğd, Latin, Kiril, Mani, Brahmani, Tibet, Süryani, Arap, Grek, Ermeni, İbrani olmak üzere bilinen on üç farklı alfabe ile yazılmıştır. Uygurlar döneminde, Sanskritçe, Toharca, Soğudca, Çincenin etkisinde kalır. Selçuklu ve Osmanlı devletleri döneminde ise Arapça, Farsçanın etkisi çokça görülür. Sonraki yıllarda da İngilizce ve Fransızcanın etkisinde kalır. Bu etkileşimin tarihte en belirgin nedeni, yönetimi elinde tutanların kendi dil ve kültür değerlerinin kabul edilmesi yönünde hareket etmelerinin aksine, Türklerin yönettikleri milletlerin kültürlerini dışlamadan kabul edip, onların dil ve kültürlerini kendi dil ve kültürlerinden daha çok benimsemeleri olmuştur. Bu duruma, Selçuklu ve Osmanlı döneminde, Arapça’nın bilimsel, Farsçanın kültürel alanda etkinliği örnek verilebilir. Bu nedenle, anlatım, yazım bakımından, dilde farklılıkların olması, bu durumun bir doğal sonucudur diyebiliriz. Öte yandan, Türk diline, bağımsız devlet, özerk bölgeler açısından bakıldığında, ilk olarak Türkiye, Azerbaycan, Başkurt, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tataristan, Türkmenistan, Çin Uygur Bölgesi akla gelmektedir. Bir dil hangi coğrafyada konuşulursa kunuşulsun, söz varlığı o dilin zenginliğini gösterir. Bu coğrafi yaygınlığı, tarihi eskiliği, tarihi geçmişinde geçirmiş olduğu çeşitli kültürel süreçler sonucu, Türkçe zengin söz varlığına sahiptir. Bu zengin söz varlığı, anlatım ve yazım dikkate alınmak suretiyle, Türkiye Türkçesi ile Kazakistan Türkçesi beş başlık altında incelenmiştir. 1. Aynı olanlar, 2. Anlam aynı, söyleyiş farklı, 3. Anlam aynı, farklı sözcük, 4. Kök birliği, 5. Diğer, olmak üzere.

Bu çalışma, gelecekte bu konuda yapılacak çalışmalara katkı sağlaması ümidiyle yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Kazakistan Türkçesi, Söz Varlığı, Türkçe, Türkiye Türkçesi.

ABSTRACT

As it is known, it is accepted that Turkish language is among the five most spoken languages of the world (with all dialects). Turkish is spoken by millions of people from the Arctic Ocean to the north of India, from the inside of the People's Republic of China, to the most extreme point of Europe. In today's world, this geographical expansion has increased. Turkish, which has been spoken in different geographies from past to present, has been written in thirteen different alphabets known as Köktürk, Uygur, Sogd, Latin, Cyrillic, Mani, Brahmani, Tibet, Assyrian, Arab, Greek, Armenian, Hebrew. In the period of Uighurs, Sanskrit, Toharca, Soğudca, is under the influence of Chinese. In the Seljuk and Ottoman states, the influence of Arabic and Persian is very much seen. In the following years, it is influenced by English and French. The most obvious reason for this interaction in history has been the acceptance of the cultures of the nations they have ruled without excluding them and their adoption of their language and culture more than their own language and culture. In this case, in the Seljuk and Ottoman period, Arabic, scientific and cultural activities in Persian can be given as an example. Therefore, we can say that there are differences in language in terms of narration, spelling and this is a natural result of this situation. On the other hand, the Turkish language, independent state, when viewed in terms of autonomous regions, first in Turkey, Azerbaijan, Bashkir, Kazakhstan, Kyrgyzstan, Uzbekistan, Tatarstan, Turkmenistan, China Uygur comes to mind. A language, which is spoken in the geography of the word, vocabulary, it shows the richness of the language. As a result of its geographical prevalence, historical old age and various cultural processes in its historical past, Turkish has rich vocabulary. This rich vocabulary, and spelling by

202

taking into account expression, Kazakhstan and Turkey Turkish is examined under five heading. 1. The same ones, 2. The meaning is the same the utterance is different, 3. The meaning is the same, the different word, 4. Root unity, 5.Others to be.

This study was conducted in the hope that it will contribute to the future studies. Keywords: Kazakhstan Turkish, Turkish Language, Turkey Turkish, Vocabulary.

GİRİŞ

Türk dili, Kuzey Buz Denizi’nden Hindistan’ın kuzeyine, Çin Halk Cumhuriyeti’nin içlerinden Avrupa’nın en uç noktasına kadar yayılmış ve milyonlarca kişi tarafından konuşulmaktadır. Günümüz dünyasında ise bu coğrafi yayılma daha da artmıştır.Türk dilinin tarihi seyri, yazılı metinlerden bugüne 1400 yıldan fazla bir süreyi kapsadığı bilinmekle beraber, Türk yazı dilinin tarihi VII ve VIII yüzyıllarda Orhon vadisinde dikilmiş olan yazıtlarla başlar. Yani ilk büyük metinler Tonyukuk(725), Bilge Kağan(731) ve Köl Tigin (732) adına dikilmiş Göktürk Yazıtları’dır. Türk Dilinin ilk sözlüğü ve dil bilgisi kitabı ise Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılmış(1072-1074) olan “Divan ü Lugat’it-Türk” adlı yapıttır. Altay dil ailesinin en büyük kolu olan Türk dili, tarihi süreçte Köktürk, Soğd, Uygur, Mani, Brahmai, Tibet, Süryani, Arap, Grek, Ermeni, İbrani olmak üzere on üç farklı alfabe ile yazılmış olup,Uygurlar döneminde Sanskritçe, Toharca, Soğdca ve Çince’nin, Selçuklu ve Osmanlı devletleri döneminde Arapça ve Farsça’nın ve Cumhuriyet sonrası İngilizce, Fransızca’nın etkisinde kaldığı görülür. Bu etkileşimin tarihte en belirgin nedeni, yönetimi elinde tutanların kendi dil ve kültür değerlerinin kabul edilmesi yönünde hareket etmelerinin aksine, Türklerin yönettikleri milletlerin kültürlerini dışlamadan kabul edip, onların dil ve kültürlerini kendi dil ve kültürlerinden daha çok benimsemeleri olmuştur. Bu duruma, Selçuklu ve Osmanlı döneminde, Arapça’nın bilimsel, Farsça’nın da kültürel alanda etkinliği örnek verilebilir. Bu coğrafi yaygınlığı, tarihi eskiliği, tarihi geçmişinde geçirmiş olduğu çeşitli kültürel süreçler sonucu, Türk dili zengin söz varlığına sahiptir. Kaşgarlı Mahmud’un 1070 li yıllarda derlemiş olduğu yaklaşık dokuz bin Türk dilinin söz varlığını, günümüze taşımıştır. Türkçe Sözlük(2011 Ankara, 11. Baskı Türk Dil Kurumu yayını)’te doksan iki binin üzerinde sözcük bulunmaktadır.

1. GENEL DEĞERLENDİRME

 

 

 

 

 

1.1. Ortak Anlatım Ve Yazım

 

 

 

 

 

1.1.1. Aynı Olanlar6

 

 

 

 

 

 

 

Türkiye

Azerbaycan Başkurt

Kazakistan

Kırgızistan Özbekistan Tataristan Türkmenistan

Uygur

at

at

at

at

at

at

at

at

at

ata

ata

ata

ata

ata

ata

ata

ata

ata

ay

ay

ay

ay

ay

ay

ay

ay

ay

az

az

az

az

az

az

az

az

az

bal

bal

bal

bal

bal

bal

bal

bal

bal

balık balık

balıkık

balık

balık

balık

balık

balık

balık

baş

baş

baş

baş

baş

baş

baş

baş

baş

bayrak bayrak

bayrak

bayrak

bayrak

bayrak

bayrak

bayrak

bayrak

birlik

birlik

birlik

birlik

birlik

birlik

birlik

birlik

birlik

bit

bit

bit

bit

bit

bit

bit

bit

bit

biz

biz

biz

biz

biz

biz

biz

biz

biz

boy

boy

boy

boy

boy

boy

boy

boy

boy

çay

çay

çay

çay

çay

çay

çay

çay

çay

iman

iman

iman

iman

iman

iman

iman

iman

iman

6 Bu belirlemeleri yaparken, genelde yaşayan sözcükler seçilmiştir. Ayrıca “aş” yaygın ama onun haricinde Başkurt Türkçesinde “aşamlı”, yine Kazak ve Kırgız Türkçesinde “tamak”, Özbek Türkçesinde “avkat”, Özbek Türkçesinde “Aş-su, Rızık” sözcükleride kullanılmaktadır. Diğer sözcüklerlerde de aynı yol izlenmiştir.Yaygın olan alımıştır.

203

it

it

 

 

it

 

it

it

 

it

it

 

it

 

iz

iz

 

 

iz

iz

iz

 

iz

 

iz

 

iz

 

iz

kilo

kilo

 

kilo

kilo

kilo

kilo

 

kilo

 

kilo

 

kilo

kim

kim

 

kim

kim

kim

kim

 

kim

 

kim

 

kim

kir

kir

 

 

kim

kir

kir

 

kir

 

kir

 

kir

 

kir

kül

kül

 

 

kül

kül

kül

 

kül

 

kül

 

kül

 

kül

saray

saray

 

saray

saray

saray

saray

 

saray

 

saray

 

saray

saz

saz

 

 

saz

saz

saz

 

saz

 

saz

 

saz

 

saz

sel

sel

 

 

sel

 

sel

sel

 

sel

 

sel

 

sel

 

sel

söz

söz

 

 

söz

söz

söz

 

söz

 

söz

 

söz

 

söz

şaman şaman

şaman

şaman şaman

şaman

 

şaman

 

şaman

 

şaman

tay

tay

 

 

tay

 

tay

tay

 

tay

 

tay

 

tay

 

tay

top

top

 

 

top

 

top

top

 

top

 

top

 

top

 

top

tuz

tuz

 

 

tuz

 

tuz

tuz

 

tuz

 

tuz

 

tuz

 

tuz

ulu

ulu

 

 

ulu

 

ulu

ulu

 

ulu

 

ulu

 

ulu

 

ulu

un

un

 

 

un

 

un

un

 

un

 

un

 

un

 

un

usta

usta

 

usta

 

usta

usta

 

usta

 

usta

 

usta

 

usta

üst

üst

 

 

üst

 

üst

üst

 

üst

 

üst

 

üst

 

üst

vay

vay

 

 

vay

 

vay

vay

 

vay

 

vay

 

vay

 

vay

yan

yan

 

yan

 

yan

yan

 

yan

 

yan

 

yan

 

yan

yar

yar

 

yar

 

yar

yar

 

yar

 

yar

 

yar

 

yar

yaş

yaş

 

yaş

 

yaş

yaş

 

yaş

 

yaş

 

yaş

 

yaş

zikir

zikir

 

zikir

 

zikir

zikir

 

zikir

 

zikir

 

zikir

 

zikir

1.1.2. Kök Birliği

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Türkiye

Azerbaycan

Başkurt

Kazak Kırgız

Özbek

Tatar

Türkmen

 

Uygur

bilmek

bilmᾱk

 

biliv

bilüv

bilü

bilmᾱḳ

bilü

 

bilmek

 

bilmᾱk

birleşmek

birlᾱşmᾱk birlᾱşiv

birleşüv

birigü

birlᾱşmᾱk birlᾱşü birleşmek

 

birlᾱşmᾱk

kirlenmek kirlᾱnmᾱk

kirlᾱniv

kirlenüv

kirdö

kirlᾱnmᾱk

 

kirlᾱnü

kirlemek

kirlᾱnmᾱk

ve bu gibi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

1.1.3. Diğer

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Türkiye

Azerbaycan

Başkurt

Kazak Kırgız

Özbek

 

Tatar

Türkmen

Uygur

adaş

 

adaş

 

 

azaş

 

attaş

adaş

ᾱdᾱş

 

adaş

 

ᾱtdaş

 

atdaş

ana

 

ana

 

 

ᾱsᾱ

 

ana

ene

anᾱ

 

ᾱni

 

ece

 

ana

arkadaş

dost

 

 

dust

 

dos

dos

dost

 

dust

 

dost

dost

armağan

yᾱdigᾱr yᾱdgᾱr

 

sıylık belek

armuğᾱn

yadkᾱr peşgeş

 

armuğan

arzu

 

arzu

 

 

tilᾱk

 

niyet

arzü

arzü

 

tilᾱk

 

arzuv

 

arzu

beş

 

beş

 

 

biş

 

bes

beş

beş

 

biş

 

bᾱş

 

bᾱş

bey

 

bᾱy

 

 

mirza

 

mırza

mırza

cᾱnᾱb

 

bay

 

ᾱğa

 

bᾱk

bıçak

 

bıçag

 

 

bısak

 

pıçak

bıçak

piçᾱk

 

pıçak

pıçak

 

piçak

bilek

 

bilᾱk

 

 

bilᾱzik

bilek

bilek

bilᾱk

 

bilᾱzik bilek

 

bilᾱk

bol

 

bol

 

 

mul

 

mol

mol

mol

 

mul

bol

 

mol

dokumak

toḫumag

tukıv

 

tokuv

tokü

toḳımᾱk

toku

dokumak

tokumak

döşemek

döşᾱmᾱk

tüşᾱv

 

tösev

töşö

töşᾱmᾱk

töşᾱv düşemek

yaymak

gömlek

köynᾱk

 

küldᾱk

köylek

köynök köylᾱk

 

külmᾱk köynek

 

köynᾱk

kalmak

galmag

 

kalıv

 

kaluv

kalü

kᾱlmᾱk

kalu

gᾱlmak

kalmak

taşınmak daşınmag

taşınıv

köşüv taşınü

köçmak

taşınu göçmek

köçmᾱk

var

 

var

 

bar

 

bar

bar

bar

 

bar

 

Bar

 

Bar

yaşlanmak

yaşlanmag kartayıv

kartayıv

kartayü

ḳarımᾱḳ

 

kartau garramak

ḳerimak

yatmak

yatmag

yatıv

 

jatuv

catü

yatmak

 

yatu yatmak

yatmak

yürümek

yerimᾱk

yöröv

 

jürüv

cürü

yürmaḳ

 

yörü

 

yöremek

yürmᾱk

204

zor

çᾱtin

möşköl

avır

kıyın

müşkül

kıyın

kin

kıyın

2. KAZAKİSTAN VE TÜRKİYE TÜRKÇESİ 2.1. Ortak Anlatım Ve Yazım

2.1.1. Aynı Olanlar

Adam > adam, adet > adet, adım > adım, adil > adil, ak > ak, akıl > akıl, aksak > aksak, aksakal > aksakal, akşam > akşam, al > al(al kızıl) > alan > alan, Allah > Allah, altı > altı, altın > altın, ana > ana, ant

>ant, ara > ara, arı > arı, arka > arka, arpa > arpa, art > art, artık > artık, asker > asker, astar > astar, at > at, ay > ay, ayak > ayak, ayaz > ayaz, ayık > ayık, ayıp > ayıp, aylık > aylık, ayna > ayna, ayran > ayran, ayva > ayva, az > az, azap > azap, azat > azat, azık > azık, bağış > bağış, bahar > bahar, bal > bal, bala > bala, alık > balık, balta > balta, başka > başka, bayrak > bayrak, bel > bel, beri > beri, bilek > bilek, bilezik > bilezik, bir > bir, biraz > biraz, biri > biri, birlik > birlik, biz > biz, boy > boy, boz > boz bu > bu, bugün > bugün, but

>but, da/de > da/de, dayı > dayı(nağaşı), demek > demek, ey > ey, hakkında > hakında, hanım > hanım(hanşa), hayvan > hayvan, in > in, iri > iri, irin > irin, is > is, iyi > iyi, iz > iz, kalın> kalın, kan > kan, kanat > kanat, kalıp > kalıp, kalkan > kalkan, kar > kar, kara > kara, katık > katık, katır > katır, kayık > kayık kayın > kayın, kaz > kaz, kaza > kaza, kazan > kazan, kazık > kazık, kendir > kendir, kene > kene, kent > kent, kıl > kıl, kımız > kımız<, kın > kın, kına > kına, kır > kır, kısır > kısır, kış > kış, kız > kız, kızıl

>kızıl, kilo > kilo, kim> kim, kirpi > kirpi, kirpik > kirpik, kitap > kitap, kök > kök, kör > kör, köse > köse, kulak > kulak, kum > kum, kumar > kumar, kundak > kundak, kunduz > kunduz, Kuran > Kuran, kurt > kurt, kül > kül, layık > layık, limom > limon, maksat > maksat, manyak >

manyak, maral > maral, medet > medet, medrese > medrese, mektep > mektep, memleket > memleket, mülk > mülk, nakış > nakış, nal > nal, niyaz > niyaz, niyet > niyet, nur > nur, ok > ok, on > on orak > orak orta > orta, ortak > ortak, ortam > ortam, ot > ot, ölüm > ölüm, ön > ön, öz > öz, padişah > padişah, peri > peri, put > put, sakal > sakal sal > sal, sap > sap, saray >saray, sebep > sebep, sel > sel, sır > sır, sırık > sırık, sırt > sırt, sidik > sidik, sirke > sirke, son > son, söz >söz, süt > süt, şarap > şarap, şart > şart, şeyh > şeyh, teke > teke, ter > ter, tezek > tezek, tıkırtı > tıkırtı, tok > tok, tutam > tutam, tuz > tuz, tuzak > tuzak, tür > tür, un > un, usta > usta, ut > ut, ürkek > ürkek, üst >üst, üzengi > üzengi, zikir >zikir.

2.1. 2. Anlam Aynı Söyleyişleri Farklı

Abla > apa, aç> aş, aç gözlü > aş köz, ad >at, adaş > attaş, ağ > av, ağaç > ağaş, ağır > avır, ağız > avız, ahret > akıret, alacak > alaşak, alev > alav, altmış > alpıs, amin > avmiyn, ana dili> ana tili, ark > arık, armut > almurt, en az > azı, askeri > askeriy, aş > as, aşırı > asıra, od > ot, av> avlav, avlu > avla, aygır > ayğır, badem > badam, beş > bes, > beşik > besik, beyit > bayit, bez > baz, biçim > bitim, birey > birev, birlikte > birge, bol > mol, bohça > bokşa, boncuk > monşak, borç > borış, boya > boyav, boyun > moyın, bozkır > kır, böcek > böjak, böğür > büyir, bölmek > bölüv, buçuk > jarım, buğday > biyday, bulut > bult, buzağı > buzav, bülbül > bulbul, bütün > bütin, büyük > büyik, can > jan, canlı > jandı, ceket > jeket, cevap

>javap, ceza > jaza, cıvık > suyuk, cihan > jıyhan, cins > jınıs, cuma > juma, çadır > şatır, çıkış > şığıs, çınar > şınar, çim > şım, çit > şıt, çolak > şolak, çorba > sorpa, çubuk > şıbık, dağ > tav, daima > daim, dal > tal, dalak > talak, dam > tam, damar > tamar, damga > tanba, dana > tana, dar > tar, darı > tarı, davul > davıl, defter > dafter, delil > dalil, dem > dam, deniz > teniz, derece > dareje, deri > teri, dermek > terüv, derviş > darviş, destan > dastan, dev > dav, devir > davir, dış > tış, dik > tik, diken > tiken, dil > til, dilek > tilek, dilim > tilim, diri >tiri, divzan > diyvan, dizgin > tizgin, doksan > toksan, dokuz > toğız, dolu > tolı, domuz

>donız, don > ton, döl > töl, dört > tört, döşek > tösek, dul > tul, duman > tuman, dut > tut, dükkan > düken, düş > tüş, düşman > duşpan, düşük > tüsik, ezan > azan, fakir > pakır, farz > farız, fayda > payda, fikir > pikir, fil > pil, gazel > gazal, gazi > kazıy, geç > keş, gerek > kerek, geri > keri, gıybet > ğaybat, giriş

>kiris, gövde > kevde, göz > köz, gözü tok > közi tok, gün > kün, gündüz > kündiz, güz > küz, güzün > küzde, haber > habar, hafta > apta, haram > aram, havuz > havız, hayır > kayır, hayran > kayran, hazine > kazına, heybet > aybat, hıyar > kıyar, hikaye > hikaya, hizmet > kızmet, hoca > koja, hurma > kurma, hutbe

>kutba, hüküm > ükim, hükümet > ükimet, iç> iş, içeri > işkeri, içindekiler > işindegileri, iğne > iyne, iki > eki, ikiz > egiz, ilk > ilki, iman > iyman > ip > jip, iş > is, işçi > isşi, izci > izşi, kabir > kabır, kabuk > kabık, > kabuk > kabık, kabul > kabıl, kaburgas > kabırğa, kadir > kadır, kağıt > kağaz, kakül> kekil, kamış

>kamıs, karga > karğa, karış > karıs, karpuz > karbız, kaş > kas, kaşık > kasık, katı > kattı, kavim > kavım, kavun > kavın, kepek > kebek, kerpiç > kirpiş, kılçık > kılşık, kılıç >kılış, kırağı > kırav, kırk > kırık, kısa > kıska, kış > kıs, koltuk > koltık,

205

koyu > koyuv, koyun > koyın, köprü > köpir, köpük > köbik, kucak > kuşak, kurak > kurğak, kurgan >kurğan, kuru >kurğak, kurultay > kurıltay, kuş > kus, kutlu > kuttı, kutu > kutı, kuvvet > kuvat, kuyu > kuy, kuzu > kozı, litre > litr, lügat > lüğat, makale > makala, mevlit > mavlit, nar > anar, nhut >nokat, odun

>otın, omurga >omırka, ortanca >ortanşı, otuz >otız, öç>öş, öd > öt, ökçe > ökşe, öküz > ögiz, ölçü >ölşev, ömir > ömir, örgü > örüv, pazar > bazar, pilav > palav, resmi > remiy, sabun > sabın , saç > şaş, sağlık > savlık, sakız > sağız, selam > salam, sevap > savap, seyrek > siyrek, sıfat > sıpat, sıvı > suyık, siğil > süyel, soğuk > suvık, sümbül > sümbil, şal > şali, şükür > şükir, tane > dana, tartı > tartuv, taş > tas, tat > tatım, tava > taba,tavuk > tavık, tavus > tavıs, taze > taza, ten > tan, tilki > tülki, topuk > tobık, torba > dorba, turna

>tırna, tükürük > tükirik, türlü > türli, uç > uş, uçuk > uşık, ufak > uvak, ulu > ulı, umut > ümit, uyku > uykı, üç > üş, ülke > ölke, üstad > ustaz, üstün > üstem, üvey > ögey, üzüm > jüzim, var > bar, vatan > otan, vekil > vakil, yakın > jakın, yalnız > jalğız, yama > jamav, yan > jan, yaprak > japırak, yar > jar, yara > jara, yaralı > jaralı, yardım > jardem, yarım > jarım, yastık > jastık, yaş > jas, yaşasın > jasasın, yayla > jaylav, yaz > jaz, yazık > jazık, yedi > jeti, yeğen > jiyen, yel > jel, yem > jem, yemiş > jemis, yenge > jenge, yenilgi > jenilüv, yer > jer, yerine > jerine, yeşil > jasıl, yetim > jetim, yetmiş > jetpis, yıl > jıl, yıldız > juldız, yırtık > jırtık, yiğit > jigit, yirmi > jıyırma, yok > jok, yol > jol, yolluk > joldık, yudum > jutım, yumurta > jumırtka, yumuşak > jumsak, yük > jük, yün > jün, yürek > jürek, yüz> jüz, yüzük > jüzik, yüzyıl

>jüzjildık, zalim > zalım, zekat > zeket, zeytin > zaytün,

2.1.3. Anlam Aynı Sözcük Farklı

Acıklı > kayğılı, adam > kişi, adres > mekan-jay, ağa > ege, ağıl > avla, aile > üy-işi, akın > baskın, aksırık > tüşkirik, alın yazısı > tağdır, amaç > maksat, anahtar > kilt, anane > dastür, anavatan > atajurt, anne

>ana, arkadaş > dos, arzu > niyet, at > jılkı, aykırı > karşı, ayrı > başka, baba > ake, baca > tütinik, bacı > apa, basım evi > baspahana, baskı > basılım, baskın > basıp aluv, başkan > törağa, başkent > astana, bay > mırza, besin > azık, beşer > adam, beyaz > ak, bozkırf > kır, bölge > aymak, bulaşık > kir, cebir > zorlık, çağ > davir, çanta > dorba, çarşı > bazar, çeki düzen > tartip, çelişki > kayşılık,çene > iyek, çeşit > tür, çeyiz

>kız enşi, çiklet > sakız, çocuk > bala, çöl > şöl, damat > küyev, dede > ata, değişik > baskaşa, demet > deste, demin > jakında, derin > teren, derman > damne, ders > daris, diğer > başka, dikey > tik, dilekçe > arız, direnç > direniş > karşı turuv, dolunay > tolğan ay, domates > tomat, dönem > davir, evet > iya, evlatlık

>kol bala, evren > dünya, eylem > is, firari > kaçkın, garaz > kastık, gaye > talap> gebe > ayağı avır, geçen

>ötken, geçit > keşüv, gelecek > keleşek, gelenek > adet, gezi >sayahat, göç > köçüv, gök > aspan, gömlek

>köylek, gönül > könil, görgü > adep, gözün aydın > kuttı bolsun, hafta > apta, halis > saf, hamile > ayağı avır, hatun > katın, hayır > jok, herkes > arkim, heves > aves, hilal > jana ay, hoca > muğalim, hoş bulduk > rakmet, husumet > kastık, hür > azat, insan > adam, insani > adamşılık, insanoğlu >

adam balası, intizam > tertip, ip ucu > dalel, kalbur > elek, kale > korğan, kalp > jürek, ksket > kepka, kaynana > kayın ene, kaynata > kayın ene, kelle > bas, kılıf > kaptama, kızamık > kızılşa, kümes > tavık kora, lakırdı > boş söz, makarna > kurğak kespe, masum > ayıpsız, maşallah > köz tiymesin, mavi >köğildir, merkez > orta, mesafe > aralık, narin > nazik, nehir > darya, oğlan > ul , okul > mektep, olabilir > mümkün , olanak > mümkündük, öbür > baska, ödlek > korkak, örneğin > maselen, paha > bağa, payıtaht > astana, pek > kattı, pek > öte, peki > makul, pençe > taban, piyasa > bazar, piyaz > lobya salatı, politika > sayasat, rehber > körsetüvşi, safiyet > tazalık, sağ > tiri, serbest > azat, sert > kattı, servet > mülik, sırt > arka, son bahar > güz, sopa > tayak, takvim > kalender, tam >bütin, Tanrı > Allah, tebrik > kuttıktav, temenni > tilek, tipi > boran, topal > aksak, toplu > toptalğan, topluluk > kavim > umumi > ortak, ülkü > murat, vatan > atameken, veli > avliye, yalın > taza, yarar > payda, yetenek > kabilet, yoğun > koyuv, yoksa > bolmasa, yoksul > pakır, zapt etmek > basıp aluv, zararına > zıyanın, zaruri > kajet, zeki > akıldı, zıt > karama-karsı.

2 1.4. Kök Birliği

Adımlamak > adımdav, ağarmak > ağaruv, aklamak > aktav, akmak > akuv(ağuv), aksamak > aksav, alacak > alaşak, aldanmak > aldanuv, aldatmak > aldav, almak > aluv, artırmak > arttıruv, artmak > artuv, asmak > asuv,atamak > atuv, atılmak > atıluv, ayıplamak > ayıptav, ayırmak > ayıruv, azmak > azuv, bağışlamak > bağıştav, bağlamak > baylav, basmak > basuv, başlamak > bastav,başvurmak > basuruv, bakmak > batuv, bezmek > bezev, bilmek > bilüv, birleşmek > birlesüv, bitmek > bitüv, boyamak > boyav, bölmek > bölüv, etmek > etüv, ilerlemek > ilgerilev, itmek > iterüv, kabarmak > kabaruv, kaçmak > kaçuv,

206

kalkmak > kaluv, kanamak > kanav, kaplamak > kaptav, katılaşmak > katuv, katlamak > kattav, katmak > katuv, kaynamak > kaynav, kazmak > kazuv, kemirmek > kemirüv, kesmek > kesüv, kılmak > kıluv, kırkmak> kırkuv, kıskaanmak > kızğanuv, kısmak > kıskartuv, kıstırmak > kıstıruv, kıymak > kıyuv, kızarmak > kızaruv, kızartmak > kızartuv, kızmak > kızuv, kilitlemek > kilttev, kirlenmek > kirlenüv, korkmak > korkuv, koymak > koyuv, köpürmek > köpiriv, kurmak > kuruv, kusmak > kusuv, kutlamak > kuttıktav, nazlanmak > nazdanuv, otlamak > ottav, 0turmak > otıruv, oymak > oyuv, oynamak > oynav, ölçmek > ölşem, örmek > örüv, sakınmak > saktanuv, satmak > satuv, sekmek > sekirüv, semirmek > semirüv, serpmek > serpüv, sezmek > sezüv, sınamak > sınav, sızlamak > sızdav, sızmak > sızdav, silkmek

>silküv, solmak > soluv, sormak > soruv, soymak > soyuv, sönmek > sönüv, söylemek > söylev, sulamak > suvlav, susamak > suvsav, suvarmak > suvaruv, süzmek >süzüv,tanımak > tanuv, tanıştırmak > tanıstıruv,taramak > tarav, tartışmak > tartısuv, taşmak > tasuv, tatmak > tatuv, terlemek > terlev, tiksinmek

>tiksinüv, titremek > titirev, toplamak > toptav, tutmak > tutuv, tükürmek > tükirüv, tütmek > tütindev, uyumak > uyıktav, uzatmak >uzartuv, ürkmek > ürküv, çanta > dorba, çekmek > tartuv, çıkmak > şığuv, çilek > kulpınay.

2.1.5. Diğer

Açı >burış, ada > aral, afet > opat, aile > üy-jay, aksi > keri, aktif > belsen, alarm> attan, alet > kural, alın > manday, alkış > kol soğuv,anayasa > konstitutsiya, aşağı > tömengi, aşçı > aspaz, atkı > bökebay, bağır > kevde, bakmak > karav, balon > şar, bardak > stakan, başarı > jetistik, başarmak > iske asıruv, başkent > astana, bayan > ayım, belge > kujat, beşeriyet > adamzat, biber > burıs, buz > muz, cm > şını, cemiyet > koğam, ceviz > janğak, ciğer > bavir, cilt > tericisim > dene, civciv > balapan, cüzdan > kümajnik, çağırmak > şakıruv, çardak > sayabasan, çekmece > tartpa, çığ> köşkin, çini > köze, çok > köp, çörek > külşe, çuval > kap, danışman > kenesşi, dantel > tor, denk > ten, derlemek > terüv, diyet > kun, dolaylı > janama, durmak > toktav, düşünür > oyşı, ev > üy, evet > iya, ezberlemek > jattav, gece > tün, geçmek > ötüv, gider > şığın, görüş > közkaras, gözlem > baykav, grup > top, gül > ravşan, güncel > kökeykesti, hatıra

>estelik, havlu > tastamal, hostes > dayaşı, hudut > şekara, ikram > sıylav, imece > asar, imla > emle, istek

>kalav, izin > ruksat, kaç > kanşa, kale > korğan, kare > şarşıkaşe > mör, kazanç > tüsim, kısmet > jazmış, konsey > kenes, konum > jağday, kurt > böri, kuytu > avlak, mahsul > jemis, melek > perişte, meşe > emen, nereden > kaydan, nereli > kaydan, olumlu > jağımdı, ödül > sıylık, öğleyin > tüste, pancar > kızılcaşa, resim

>süvret, saç > şaş > sağlam > tın, saygı > kurmet, sayın > kurmetti, taşınmak > köşüv, yas > kara, yoksul > kedey, yöntem > tasıl, zor > kıyın.zarif >asem.

3.Değerlendirme

3.1. Yukarıda ortak anlatım ve yazım açısından genel değerlendirme bölümünde görüleceği üzere, 1- lehçeler arasında anlam ve söyleyişi aynı, 2- kökleri aynı söyleyişleri farklı, 3- (Diğer) anlam ve söyleyişleri farklı olmak üzere üç grup söz varlığı söz konusudur. Yine genişletilmiş Türkiye Türkçesi ile Kazakistan Türkçesi değerlendirme sonucuna bakıldığında, 1. Aynı olanlar, 2. Anlam aynı söyleyişleri farklı, 3..Kök birliği, 4. Anlam aynı farklı sözcük, 5. Diğer olmak üzere, beş grup söz varlığı, Türk dilinin zengin söz varlığını ortaya koymaktadır. Bu zengin söz varlğı ayrıca kültürel zenginliğinde bir göstergesi olacağı açıktır.

3.2.Öte yandan, bilindiği üzere Ses yapısındaki ünlüler ile ünlüler, ünsüzler ile ünsüzler arasında benzeşme kuralları, dilimizin güzelliğini ortaya koyar. Ayrıca dışarıdan dile girmiş yabancı sözcükleri de uyarlama gücüyle kendi yapısı içinde uyumlu hale getirir. Bu durum Türkçenin başlıca özelliklerinden biridir. Bu bilgiden hareketle, yukarıdaki belirlemelere bir başka açıdan bakıldığında, Kazakistan Türkçesi ile Türkiye Türkçesi arasındaki, ünlü(badem> badam) ve ünsüz değişmelerin(göz > köz) çoğu farklılıkların nedeni olduğu görülür. Bu görüşümüzü destekler mahiyette, birer örnek verirsek. 3.3.1.Kalın Ünlülerin İncelmesi; ı-i yıl > jil. 3.3.2.İnce Ünlülerin Kalınlaşması; e-a badem > badam. 3.3.3.Geniş Ünlülerin Daralması; e-u kelebek > kubelek . 3.3.4.Dar Ünlülerin Genişlemesi; i-e niye > nege. 3.3.5.Düz Ünlülerin Yuvarlaklaşması; ı-u yıldız> yulduz. 3.3.6.Yuvarlak Ünlülerin Düzleşmesi; u-i, bulaşık > kir, 3.3.7.Yuvarlak Ünlülerin Düzleşmesi; ö-e böyle> beyla,

3.3.8.Ünsüz Değişmeler; a-m.boyun > moyun, d-t. dik> tik, g-ğ aygır> ayğır, g-k. geçit > keşüv, g-k

göz > köz, 3.3.9. Ayrıca ünsüzlerde Yer Değiştirme;

3.3.10a.Uzak > jırak, 3.2.8b.Y. 3.3.11. Ses

Düşmesi(Ünlü Düşmesi); 3.3.11a. Ön seste bozkır > kır,

3.3.11b. İç seste açmak > aşuv. 3.3.11c Son seste

Kırağı> kırav ve bu gibi.

 

207

SONUÇ

Sonuç olarak, Türkiye, Azerbancan, Başkurt, Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar, Türkmen , Uygur Türkçeleri söz varlığını genel bir değerlendirme ve Türkiye, Kazakistan Türkçe söz varlığını beş başlık altında inceleme sonucu, görüleceği üzere, var olan zengin söz varlığı aynı zamanda Türk kültürü varlğının zenginliğini de ortaya koymaktadır.

KAYNAKÇA

.(2011) Türkçe Sözlük, 11. Baskı, Ankara, Türk Dil Kurumu Yayınları.

.(1983) Türkçe Sözlük Genişletilmiş 7. Baskı, C. 1-2, Ankara, Türk Dil Kurumu Yayınları.

.(1991) Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü I,II, Ankara, Kültür Bakanlığı Yayınları..

.Aksan Doğan (1983), Köktürkçenin Sözvarlığı Üzerine, Ankara.

.Aksan, Doğan (2005), Türkçen in Söz Varlığı, Ankara, Ergin Yayınevi.

.Altaylı Seyfettin (1994) , Azerbaycan Türkçesi Sözlüğü, Ankara, Türk Dil Kurumu Yayınları.

.Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü. http://www.tdk. gov. tr.

.Büyük Türkçe Sözlük. http://www.tdk.gov.tr.

.Bangooğlu, Tahsin (1990), Türkçenin Grameri, Ankara, Türk Dil Kurumu Yayınları.

.Cem, Dilçin (1983), Türkçenin Söz Varlığı Ve Tarihsel Sözlüğü, Ankara.

.Edib Ahmed B. Mahmud Yükneki (1992) Atebetü’l-Hakayık, 4. Baskı, Ankara, Çev: Reşit Rahmeti Arat, Türk Tarih Kurumu Yayın

.Gülensoy, Tuncer (2011), Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin Köken Bilgisi Sözlüğü, II. Cilt, Ankara, Türk Dil KurumuYayınları.

.Gürer, Gülsevin ( 1987), “Türk Dilinde Kelime Başı Ünsüzü Üzerine,” Belleten, s. 173-200, Türk Dil KurumuYayınları.

.Güneri, Mukadder ( 2007-2009), Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’a ait gezi notlarım, Ankara.

.Güneri, Mukadder (27-29 Nisan 2009 ), Türk Şiirinde Kadın Motifi, II. Uluslararası Bir Bilim KategororisiOlarak “Kadın” Edebiyat, Dil ve Kültür Çalışmalarında Kadın Sempozyumu Aydın.

.Güneri, Mukadder (19-29 Nisan 2010) “Atatürk, Babür ve Türk Dünyası” Adlı Bildiri. II. Uluslararsı Türk Dünyası Kültür Türk Dünyası Kültür Kongresi, Ege Üniversitesi İzmir Türkiye.

.Güneri, Mukadder (29 Nisan-1 Mayıs 2009/ 29 April- 1 Mayıs 2009). “Atasözü Ve Deyimlerin Eğitice Ve Öğretici Yönü”. Adlı Bildiri, Uluslar arası Karşılaştırmalı Edebiyat, Edebiyat ve Dil Eğitimi Kongresi,” s. 325-332. Gazi Üniversitesi, Ankara.

.Güneri, Mukadder (24-29 Ağustos 2009 ) Osmanlı Öncesi ve Dönemi Osmanlı Kültürünün Orta Asya’daki İzleri CIEPO Ara Sempozyumunda, “ Orduğ Sözlüğü Üzerine” adlı bildiri, Manas Üniversitesi, Bişkek Kırgızistan.

.Güneri, Mukadder (1618 Aralık 2010), “ Türkçenin Söz Varlığı” III. Uluslararası Dünya Dili Türkçe Sempozyumu, İzmir.

.Güneri, Mukadder (21-24 Kasım 2012), “Baburname ve Kurgan Sözcüğü Üzerine, “ I. Uluslararası Avrasya Türk Sanat Kongresi, İstanbul.

.Güneri, Mukadder ( (24-28 Eylül 2012), “Baburname ve Türk Dili, “Uluslararası Türk Dili Kurultayı, Ankara, Türk Dil Kurumu.

.Güneri, Mukadder ( 25-28 Eylül 2011), “Artvin Ardanuç Ağzıyla İlgili Bir Değerlendirme,” VI. Uluslarası Büyük Türk Dili Kurultayı, Erzurum.

.Güneri, Mukadder (18-19 Temmuz 2011), “Baburname ve Göç Olgusu,” Uluslar arası Altay

Toplulukları Sempozyumu, İstanbul.

.Kafesoğlu, İbrahim (1977) Türk Milli Kültürü, Ankara.

.İnan, Abdülkadir, (1964), “Kazak ve Kırgız Yazı Dillerindeki Dudak Benzeşmesi Meselesi,” Belleten, 2. Baskı, s. 67-76, Ankara, Türk Dil Kurumu Yayınları.

.Kaşgarlı Mahmut. Divan ü Lugat’it Türk. Çeviren Besim Atalay, c. 3 cilt, Ankara, Türk Dil Kurumu Yayını.

.Kadri, H. Rahmi ( 1927, 1928, 1943, 1945), Türk Lugatı, 4 c. İstanbulAnkara.Maarif Vekaleti ve Türk DilKurumu Yayınları.

.Toparlı, Recep Hanifi Vural, Recep Karaatlı. (2003), Kıpçak Türkçesi Sözlüğü, Ankara, Atatürk Kültür Dil Ve Tarih Yüksek Kurumu Yayınları.

.Tuna, Osman Nedim, “Köktürk Yazılı Belgelerinde Ve Uygurcada Uzun Vokaller,” Belleten, 2. Baskı, s. 213-282, Ankara, Türk Dil Kurumu Yayınları.

.Sami, Şemseddin. (1996), Kamus-ı Türkı, 7. Baskı, Çağrı Yayınları, Ankara.

.Yama, Ertuğrul, Nizamiddin Mahmud. (1998) Özbek Türkçesi-Türkiye Türkçesi Ve Türkiye Türkçesi.

.Özbek Türkçesi Karşılıklar Kılavuzu, Ankara, Atatürk Kültür Dil Ve Tarih Yüksek Kurumu Yayınları.

.Yudahin K.K, Abdullah Taymas (1998), Kırgız Sözlüğü, C. I-II, Ankara, Atatürk Kültür Dil Ve Tarih Kurumu Yayınları.

208

Nazakat H. Huseynova Hüseyn kızı

Assoc. Prof.

Bakü Devlet Universitesi

Baki, Azerbaycan

“ KÖROĞLU” DESTANININ POETIKASI POETİCS OF THE “KOROGHLU” EPOS

In this article, the Koroghlu epos is explored in a poetic perspective. This epos, which is a product of national thinking and became a symbol of heroism, played an important role in enriching of oral literature due to its highly artistic features. Because the goshma, garayly and bayati which are parts of the epios had performed by folk ashugs the dreams and aspirations of the people, became the well-known. The poetic peculiarities are mainly based on the people-khan, father-son relations that form the main line of the epos, as well as social and ethnographic values that constitute the origins of the Turkic culture. At the same time, poetic figures available in this epos as well as comparisons, hyperbolas and litotes are receardhed here.

Keywords: Koroghlu, epos, poetics, social and ethnographic culture, artistic figure, comparison, hyperbole, litotes.

Поэтика эпоса «Кероглу»

В данной статье эпос «Кероглу» исследуется в поэтическом ракурсе. Этот эпос, являющийся продуктом народного мышления и ставший символом героизма, сыграл важную роль в обогащении устной литературы благодаря своим высокохудожественным особенностям. Потому что входящие в состав эпоса гошма, гярайлы и баяты исполняемые народными певцами-ашугами и воспевающие мечты и чаяния народа, стали притчей во языцех. Поэтические особенности главным образом построены на составляющих основную линию эпоса взаимоотношениях народ-хан, отец-сын, а также на социальных и этнографических ценностях, составляющих истоки тюркской культуры. Вместе с тем, здесь исследуются имеющиеся в данном эпосе поэтические фигуры: сравнения, гиперболы и литоты.

Ключевые слова: Кероглу, эпос, поэтика, социальная и этнографическая культура, художественная фигура, сравнение, гипербола, литота.

"Asya'da ve doğuda öyle bir yer bulmak olmaz ki, Köroğlu adı orada ünlü olmasın. Siz onu hatta Bessarabiyada, Moldaviyada bile duyuyorsunuz. Bu Köroğlu'nun sadece büyük yollar şövalyesi olmayıp, belli tarihsel rol oynamış olduğunu ispat etmiyor mu? Her halde onun Asya'daki şöhreti Homer'in Yunanistan'daki şöhreti kadar yüksektir "

Alexander Xodzko

Alexander Xodzkonun Köroğlu hakkında yaptığı bu tanıtım tesadüften oluşan bir fikir değildir. Çünkü, bu dünya var iken zalim-mazlum, haklı-haksız, adil-adaletsiz vb. sorunlar yaşanmış ve yaşanır. Hayat mücadele meydanıdır. Çağdaş hayatımızda bu durum sivil yasalarla dayanırsa, önceki tarihte insanlar bu sorunlarla karşı karşıya kalınca ezilen kitle içinden onları bu zulümden koruyacak kahramanlar çıkıyordu. Bu kahramanlar mazlumun hakkını zalimden alarak, hakkı, adaleti korumaya çalışıyorlardı. İşte Köroğlu da böyle el kahramanlarından oldu. Halk düşüncesinde oluşan ve kahramanlık sembolüne dönüşen bu destan sanatkarlık özelliği ile Azerbaycan ağız edebiyatının zenginleşmesinde olağanüstü önem kazanmıştır. Çünkü, zaman zaman halk aşıklarının meclislerde söyledıkleri bu koşma, geraylı ve bayatılar insanların arzu ve isteklerini terennüm ettiğine göre diller ezberi olmuştur.

"Köroğlu" poetik özellikleri ile türk halk kültürünü yaşadan kahramanlık destanıdır. Bu destanda halkhan, baba-oğul ilişkileri, sosyal ve etnografik kültür, poetik şekillerden ise benzetmenin, hiperbolanın (bedii abartı) ve litotanın (bedii küçültme) kullanım noktaları dikkat çekiyor.

Halkın poetik düşüncesinden yaranan "Köroğlu" destanında halk ve han ilişkilerinin geniş tanıtımı var. Destanda bu ilişkiler ilk aşamada kişisel çıkarlara dayanırsa, yani, hanın babasına yaptığı zulme karşılık olarak Rövşen (Köroğlu) intikam hissi ile alışırsa, sonradan bu intikam hissi umumkitleni zalimlerin

209

zulmünden korumak için mücadeleye dönüşüyor. Halk-han ilişkilerinin açımında yapılan haksızlığın karşısında Alı kişinin hana dedikleri yeterlidir:

“- Hasan Han, insan için dünyada her naz-nimetten tatlı şey gözdür. Sen onları benden aldın. Ben senin kapında can çürütdüm, yılan gibi kabuk koydum, saç-sakal ağartdım, ama sen bunların hiç birini anlamadın, kadir kıymet vermedin. Bir paşanın sözü ile beni kör yaptın. Ancak sakıncası yoktur. Bizimki böyle geldi. Şimdi benim bu gözlerimi daylara fiyat yaptın, bari sözünün eri ol, bu dayları bana ver”. (Koroğlu. 1965: 5)

Alı kişinin bu hitabı bizatihi dört makamla dikkati çekiyor:

1.Hanların adaletsiz, haksız, zalim olması;

2.Onlara uzun sure sadık olan, ömürlerini feda eden mazlumları insan yerine koymaması;

3."Bizimki böyle geldi" deyimi ile ezilen kitlenin, mazlumun her zaman hakkının tapdanması;

4.Gözlerinin fiyatı olan dayları aparmakla tapdanan haklarının iadesi yolunda yürütülecek mücadelenin ilk aşamasının düşünülmesi.

Bu dört nokta halk-han ilişkilerini tüm açıklığıyla ortaya koyuyor.

"Köroğlu" destanının poetik özelliklerinin incelenmesinde baba-oğul ilişkisinin tespiti özel bir önem taşımaktadır. Çünkü, bu destanda başka kahramanlık veya aşk destanlarında olduğu gibi kahramanın doğması, eğitimli-terbiyesi, kahramanlık mansıpini kazanmak uğruna öne çıkan engel ve denemeleri def etmesi vb. bu gibi aşamalarla karşılaşmayırık. Aynı süjetin özelliği destan kahramanının 15-16 yaşındaki delikanlı, yenilmez bir genç gibi taktimatındadır:

"Rövşen Rüstem gibi yiğit, genç delikanlı bir oğlandı. On beş, on altı yaşı ola bilir veya olamazdı. Ama öyle güçlü, öyle kuvvetliydiki, ağacın dalından tutunursa idi kökünden çıkartır, öküzün boynuzundan tutunursa dik kaldırırdı. " (Köroğlu, 1965: 5).

Doğru, o bir kahraman olarak sunulmuştur. Ama babasına karşı yapılmış haksızlıklar olmayınca destanda onun hiç bir kahramanlığına rastlamayırız. Burada başka bir özellik de dikkati çekmektedir. Babalar-oğullar deyince, genellikle, davamçılar öngörülüyor. Destanda bu aşamaya ulaşmak için kahraman hiç bir özel eğitim geçmiyor. Onun bu yönde yol göstericisi de, eğitmenide babası oluyor. Uzun süre at bakıcılığı yapması, binicilik mesleğine vakıf olması, oğlunun erliğinin yarısı sayılan atların özel öğretisinde yardımına ulaşıyor. Hatta mücadele etmenin yol ve yöntemlerini de profesyonel üstad olarak oğluna öğretir. Eğer Rövşen ilk önce sadece babasının intikamını almak için alovlanırdısa, sabırla kazanılan öğretilerden sonra bu umumkitle çıkarlarını korumaya adanmış ediliyor.

"Köroğlu" destanında yürütülen mücadelenin kökünde sosyal eşitsizlik durur. Destanın başından sonuna kadar zengin tabaka onlara her zaman dürüst hizmet eden, onların zenginleşmesine doğrudan emeği geçen insanları hakaret etmekleri göz önündedir. Bu sebeptendir ki, intikam duygusu ile yaşayan insanlar Köroğlu'nun etrafına toplanarak, mücadeleye koşulurlar. Bu mücadele mahiyetine göre iki makamla dikkati çekiyor:

1.Halk çıkarlarını kendi çıkarlarından üstün tutanlar, yani Köroğlu, Deli Hasan, Giziroğlu Mustafa Bey, Belli Ahmet vb. Bunlar adaletsizliğe karşı mücadelede halk refahını düşünüyorlar.

2.Kendi çıkarlarını halk çıkarlarından üstün tutanlar, yani Kel hamzalar. Onlar kendi arzularını gerçekleştirmek için benlik ve vicdanlarını da kayb ediyorlar.

Destandaki mücadele verenlerin sosyal bünyesinde dikkati çeken ilginç hususlardan biri de beylerin, hanların, paşaların, hotkarların kızlarının ve kızkardeşlerinin iştirakıdır. Burada destan yaratıcısı "sevgi" gibi yüksek ruhun tüm değerlerden yüksekte durmasını, bu hissin manen insanı arındırmasını, kalbini kötülüklerden temizlemesini göstermek istiyor. Onlar sevdiklerine katılarak babalarının şahsında adaletsizliğe, zulme karşı çıkıyorlar.

"Köroğlu" destanının etnografik yönden incelenmesi daha ilginç gerçekleri ortaya koyuyor. Bu, etnografik özellikler destanın zamanı ve mekanıyla ilgili tartışmaları netleştirmek için bir fırsat verir..

"Aşçı Köroğlunu getirdi aşçıhanaya. Bir büyük sini (tepsi) pilav çekti, bir kap da şarap döktü koydu önüne ...

... Kaç tencere boşalttı, bilmiyorum, kaç tuluğ (yumru) boşalttı, bilmiyorum, baktı ki, day (daha) doyub ... "(Koroğlu. 1965: 177-178)

Burada pilavın sinilerde verilmesi, içeceklerin tuluğlarda biriktirilmesi olgusu destanın toplandığı coğrafi mekanını bir kez daha teyit ediyor. Çünkü, pilavın sinide yenmesi, içeceklerin Tuluğda (dana derisinden yapılır) biriktilrilmesi Tebriz'in (Azerbaycan'ın) mutfak kültürüne dayanır.

210

Соседние файлы в предмете [НЕСОРТИРОВАННОЕ]